Rahmetli
Turan Yavçan anlatmıştı..
Kore
savaşlarının en sıcak döneminde ordaydı..
Ertesi sabah büyük bir çatışma bekleniyor Çinlilerle.. Askeri erken yatırmışlar gece.. Uyku tutmamış Yavçan Binbaşıyı.. Çadırların etrafında dolaşmaya çıkmış.. Hava buz gibi soğuk.. Sıfırın kim bilir ne kadar altında..
Ertesi sabah büyük bir çatışma bekleniyor Çinlilerle.. Askeri erken yatırmışlar gece.. Uyku tutmamış Yavçan Binbaşıyı.. Çadırların etrafında dolaşmaya çıkmış.. Hava buz gibi soğuk.. Sıfırın kim bilir ne kadar altında..
Nehir kenarına gelmiş.. Buz tutmuş nehir.. Kenarda bir askeri.. Soyunuk.. Kasaturası ile buzu kırmış, matarasını nehirden doldurup yıkanmaya çalışıyor..
"Giyin. Çadırıma gel" demiş.. Gelmiş asker ve hikâyeyi öğrenmiş..
Askeri de uyku tutmamış.. Dolaşmaya çıktığında nehir kenarında bir Koreli kız görmüş.. Aylardır kadın yüzü gördükleri yok.. Şeytan dürtmüş.. Kızı oracıkta yatırmış.. İş bitince de korkmuş.. "Şimdi bu şikâyet eder, beni kurşuna dizerler" diye.. Boğup öldürmüş kızı.. Cesedini de çalının dibine sürüklemiş..
Buzu kırıp nehirde yıkanmaya çalışmasının sebebini anladınız tabii..
"Yarın kapışacağız Çinlilerle kumandanım. Cünüp gidersem şehit sayılmam.. Boy abdesti alıyordum.."
İyi düşünün.. Bu gerçek öyküyü iyi düşünün..
Irza geçmek sorun değil, delikanlı için.. Öldürmek de sorun değil.. Ama öbür dünyaya kirli gitmek hem de nasıl sorun..
Şimdi dikkat edin..
Doğruyu yanlışı tartışmıyorum.. İnancın ne olduğunu anlatmaya çalışıyorum.. İnancın insana neler yaptırdığına örnek getiriyorum.
DOĞAN
CÜCELOĞLU’NUN “’MIŞ GİBİ’ YAŞAMLAR” ADLI KİTABINDAN ALINTIDIR.
Cüceloğlu, Doğan (2005), ‘Mış Gibi’ Yaşamlar, Remzi Kitabevi, İstanbul, s. 347.
1 yorum:
Yorum Gönder