“Toplantıya gideceğim. Baktım geç kalma ihtimalim var, bindim bir
taksiye, muhabbetçi bir arkadaş. O anlatıyor ben dinliyorum. Tam
işyerinin önüne geldik. Ankara’da Bakanlıklar. Diyelim ki, taksi parası
9.75 TL tuttu, ben 10 TL uzattım. Hani hepimizin yaşadığı sahne vardır
ya, taksici üstünü arıyormuş gibi yapar, siz de para üstünü alabilmek
için bir ayak dışarıda, inmemek için debelenirsiniz. Tam o sahne olacak.
Şoför, para üstü var mı diye aranmaya başladı.
- Üstü kalsın kardeşim” dedim.
Döndü bana doğru:
- Vaktin var mı ağabey ?” dedi.
- Evet” dedim (tek ayağım hala dışarıda)
Dörtlülere bastı, trafik dört şerit akıyor, indi araçtan. Önde bir büfe
var. Gitti oraya, bir şeyler konuşup geldi. Bana 25 krş uzattı. Belli
ki para bozdurmuş.
- Birader” dedim,”9.75 değil,10.50 yazsa ister miydin 50 kuruş benden?”
- “Ne alacağım ağabey 50 kuruşu!”
- Peki, niye gittin 25 kuruş için o kadar uğraştın. Üstü kalsın demiştim.”
Döndü bana, attı kolunu arkaya:
- “Vaktin var mı ağabey?”
- “Var.”
- Çek kapıyı o zaman.”
5 dakika konuştuk. İngiltere’de Profesöründen, bilmem kiminden
eğitimler aldım. O taksicinin 5 dakikada öğrettiklerini, İngiliz hocalar
haftalarca verdikleri derslerde öğretemediler:
- “Ağabey biz
Keçiören’de 5 kardeşiz. Babam rençberdi, günlük yevmiyeye giderdi; artık
inşaat falan bulursa çalışır gelir, o gün iş bulamamışsa, biz eve
gelişinden, yüzünden anlardık.”
“Durumumuz hiç iyi olmadı. Akşam yer
sofrasında yemek yerdik. Yemek bitince babam bize” Durun kalkmayın”
derdi. Önce dua ederdik sonra babam bize sofrada konuşma yapardı.”
“Aha” dedim, “Bizim meslekten”, seminerci.
- “Ne anlatırdı baban ?”
- “Hayatta nasıl başarılı olunur ?”
” O gün inşaata çağırmazlarsa eve para getiremiyor, sonra çocuklara hayatta başarı teknikleri anlatıyor.”
- Babam işe gidince büyük ağabeyimiz onu taklit ederdi, delik bir
çorapla pantolonun ceplerini çıkarır, dört kardeşi karşısına alıp
“Dürüst olun, evinize haram lokma sokmayın” diye anlatırken, biz de
gülerdik. Annem kızardı,”Babanızla alay etmeyin. O, hem dürüst hem de
çalışkandır” derdi. Yan evde iki kardeş var, onların babası zengin.
Babaları birahane işletiyor, ama adamda her numara vardı, kumar falan
oynatırdı. Bizim yeni hiç bir şeyimiz olmadı, hep o ikisinin eskilerini
kullandık. O amca mahalleden geçerken biz 5 kardeş ayağa kalkardık,
çünkü bize bahşiş verirdi. Babam eve gelince ayağa kalkmazdık. Çünkü
hediye, para falan hak getire. Ağabey biz babamı kaybettik. Altı ay
içinde yandaki baba da öldü. Yandaki baba iki çocuğa 5 katlı bir
apartman, işleyen birahane, dövizler ve araziler bıraktı. Bizim baba ne
bıraktı biliyor musunuz?”
- “Ne bıraktı?”
- “Bakkal veresiyesi ve konuşmalarını bıraktı : “Evladım işinizi dürüst yapın, hakkınız olmayan parayı almayın.” Falan filan…
“Ağabey, aradan 15 yıl geçti…”
“Diğer babanın 2 oğlu şu anda cezaevindeler, ne ev kaldı ne birahane. Ailesi dağıldı.”
“Biz 5 kardeş, beşimizin Keçiören de taksi durağında birer taksisi var.
Hepimizin birer ailesi, çoluk çocuğu, hepimizin birer dairesi var.”
“Geçenlerde büyük ağabeyimiz bizi topladı ve dedi ki :
- “Asıl mirası bizim baba bırakmış.”
“Hepimiz ağladık. 5 kardeş taksiciliğe başladığımızdan beri,
taksimetrenin yazmadığı 10 kuruşu evimize sokmadık. Her şeyimiz var
Allah’a şükür.”
Çok duygulandım, veda ettim. Tam ineceğim:
- “Dur ağabey, asıl bomba şimdi!”
- Nedir bomban ?”
- Nerede oturuyoruz biliyor musun ? O iki kardeşin oturduğu 5 katlı apartmanı biz aldık. 5 kardeş orada oturuyoruz.”
Evladınıza ne araba bırakırsınız, ne ev, ne de başka bir miras. Evlada
sadece değer kavramları bırakırsınız. Bakın iki baba da evlatlarına
değer kavramları bırakmışlar.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
EN ÇOK OKUNANLAR
-
İnsanlara kendimi zorla sevdiremeyeceğimi öğrendim. Yapabileceğin tek şey sevilebilecek biri olmak. Gerisi onlara kalmış... İnsanlar...
-
Bir gün bir anne, yanına oğlunu alarak Gandhi’yi ziyarete gitmiş. Annenin amacı, dünyanın en büyük liderlerinden biri olan Gandhi’den y...
-
“Toplantıya gideceğim. Baktım geç kalma ihtimalim var, bindim bir taksiye, muhabbetçi bir arkadaş. O anlatıyor ben dinliyorum. Tam işyer...
-
*Cehalet, kibir, öfke, kıskançlık ve açgözlülük, kayıp bir ruhtan kaynaklanır. *Herhangi bir kişiden, bir topluluktan, bir çölden ya da b...
-
Bir filozof, "Hayat doğduğumuzda hepimize bir mermer bloğu verir. Bazılarımız ondan güzel bir heykel yaparız, bazılarımız ise hoyra...
-
Eşekli Kütüphaneci - Ahmet Şerif İzgören'den Yıl 1943. Genç Mustafa’nın tayini kütüphaneci olarak Ürgüp Tahsin Ağa Kütüphanesi’n...
-
Önce evlendigimizde hayatin daha iyi olacagina inandiririz kendimizi. Evlendikten sonra, bir çocugumuz dogduktan hatta ardindan bir tane...
-
Masumi Toyotome diye bir Japon yazmış. "Dünyada sevilmek istemeyen kişi yok gibidir" diye başlıyor. - "Ama sevgi nedi...
-
SEVMEK bir sanat mıdır? Eğer öyleyse bilgi ve çaba gerektirir. Yoksa sevgi rastlantıya bağlı olarak talihli kişilerin 'başına gel...
-
Profesör Üstün Dökmen, "Hayvan" dergisinde yayımlanan röportajında, "Yere düşen ekmeğin üstüne basan insan görmedim ama ye...
1 yorum:
çok güzel anlatılmış teşekkürler..
Yorum Gönder