Çoğumuz dünyayı kendi yaşamımızın bildik özellikleri bakımından görürüz.
Sosyoloji, bizim neden olduğumuz gibi olduğumuz ve neden davranıyor
olduğumuz gibi davrandığımız hakkında, çok daha geniş bir bakış açısını
benimsememiz gerektiğini ortaya koymaktadır. Bize, doğal, kaçınılmaz,
iyi ya da doğru diye gördüklerimizin böyle olmayabileceklerini ve yaşamımızın
verilerinin tarihsel ve toplumsal güçler tarafından büyük ölçüde
belirlendiklerini öğretir. Bireysel yaşamlarımızın, toplumsal
yaşamlarımızı yansıttığı o ince, ancak karmaşık ve esaslı yolları
anlamak, sosyolojik bakış açısı için geçerlidir. İnsanlar, sosyolojik
düşünme yoluyla, her şeyi ile bildiklerini sandıkları dış dünyanın
kendileri için henüz yepyeni bir dünya olduklarını görebilmektedirler.
Sosyolojik düşünmek, bizim, yalnızca bireyi ilgilendirir görünen pek
çok olayın gerçekte daha geniş sorunları yansıttığını görebilmemizi
sağlar. Örneğin, tüm toplumlarda yeme-içme, bireysel eylemler,
gereksinimler gibi görünse de aslında toplumsal etkileşim ve törenlerin
gerçekleştirilmesi için ortamlar yaratmaktadır. Doğum günlerinde amaç
bir arada olmak iken, pasta ise bu ortamın sembolüdür. Bir ailede gün
içerisinde birlikte yenilen yemekler, toplantı yemekleri, beş çayları,
kadınlar arasında yapılan günler vs. bunun somut örnekleridir. Başka bir
örnek olarak işsizlik, işinden alınmış olan ve bir başka iş bulamayan
biri için kişisel bir trajedi olabilir. Yine de bir toplumdaki
milyonlarca insan aynı durumda olduğunda, kişisel bir sorunun ötesine
geçer: artık büyük toplumsal eğilimler dile getiren bir kamu sorunudur. Bu bakımdan , bir sosyolog da
şeyleri daha geniş bir bağlam içine yerleştirebilen birisidir.
İnsanın kendi yaşamının anlamını kavrayabilmesi ve
geleceğini görebilmesi için, bizzat kendisini de içinde yaşadığı tarih
dönemi içinde ele alması ve hayatta yararlanabileceği olanakların
farkına varabilmesi için, farklı toplumsal koşul ve konumda yaşayan
diğer insanların durumlarını da görebilmesi, bilmesi gereklidir.
Sosyoloji, bizim toplumsal dünyayı bir çok bakış açısından
görebilmemizi sağlar. Bizim olağan gördüğümüz yaşam biçimleri ile
başkalarının yaşam biçimleri arasındaki farklılıkların bilincinde
olmamızı sağlar.
Bizler doğumumuzdan itibaren, sosyalleşme süreci içerisinde toplumdaki rolleri, davranış kalıplarını öğrenir ve sergileriz. Toplumsal roller, belirli bir statü ya da toplumsal konumda bulunan bir bireyin izlediği, toplumsal olarak tanımlanmış nitelikteki beklentilerdir. Örneğin, bir öğretmen olmak, özel bir konuma sahip olmak demektir. Öğretmenin rolü, öğrencileri karşısında belirli bir biçimde davranmaktır. Bir öğrencinin rolü ise, öğrenci statüsüne uygun davranış ve düşünüşleri sergilemektir. Bu roller ister giyim kuşam yönünden olsun, ister günlük yaşamda kullanacağı kelimeleri seçerken olsun daha bir çok şeyi kapsamaktadır. Genelleyecek olursak, bizim nasıl davranacağımız, belirli bir zamanda yüklendiğimiz rollere bağlıdır. Bir iş toplantısına katıldığımızda, takım elbise giyip, kravat takar ve en iyi davranışımızı gösterir, aynı akşam, arkadaşlarımızla biz futbol maçı izlerken, kot pantolon, tişört giyer ve pek çok fıkra anlatabiliriz. Sosyoloji, bizim kendi kendimizi aydınlatabilmemizi, kendimizi daha iyi anlayabilmemizi sağlar. Neden böyle davrandığımız hakkında daha çok şey bildikçe, kendi geleceğimizi etkileme olanağımız daha fazla olacaktır.
Davranışlarımız bireysel nitelik taşıyor gibi görünse de aslında
temelde toplumsal kökenleri vardır. Düşünme tarzımız, davranışlarımız,
beğenilerimiz, hayallerimiz ve daha bir çok öznelliklerimiz içinde
yaşadığımız toplum tarafından belirlenir ve kısıtlanır. Nerede nasıl
davranacağımız, yüz yüze etkileşim anında karşımızdaki kişiyle olan
iletişimimizde amacımıza en uygun hangi mimik, jest ve sözcükleri
kullanacağımız toplumda verilidir. Biz bunları öğrenir ve rutinlerimiz
arasına yerleştiririz.
Şunu da belirtmek gerekir ki, hepimiz içinde yaşadığımız toplumsal
bağlam tarafından etkilensek de davranışlarımız yalnızca bu bağlamlar
tarafından belirlenmemektedir. Bizler, kendi bireyliğimize sahibiz ve
onu yaratırız. Bizim etkinliklerimiz hem çevremizdeki toplumsal dünyayı
biçimlendirir hem de aynı zamanda bu toplumsal dünya tarafından
biçimlendirilir. Toplumun ve tarihsel durumunun ürünü olan insan, aynı
anda yaşadığı toplumun biçimlenişine da katkıda bulunmaktadır. Daha açık
bir ifadeyle, toplumsal rollerimizin içinde yaşadığımız toplum
tarafından belirlendiği ve bizim bu rolleri zaman içerisinde dönüştürme
kapasitesine sahip olduğumuzdur. Bu bakımdan sosyoloji, toplumun bizi nasıl yönlendirdiği ile
bizim kendimizi nasıl gerçekleştirdiğimiz arasındaki bağlantıları
inceler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder