Dedemden kalma duvarda asılı duran sazı çalarak
müziğe başladım. O
zamanlar, beni birkaç müzik öğretmenine götürmüş, göstermişler, nasıl bu
çocukta gelecek var mı diye...
Biri var demiş, diğerleri de yok. Yıllarla birlikte, yetenekli
olduğumu söyleyen öğretmenin haklı olduğuna anladım. Yetenekliydim; ama bu yeteneğimi değerlendiremedim. Enstrüman seçmek için bir karar almam gerekiyordu. Ya keman çalacaktım ya piyano; ya flüt çalacaktım ya da akordeon...
Olmadı, hepsini istedim, hiçbirinden vazgeçemedim. Yıllar geçtikten sonra
her enstrümanı iyi çalabiliyorum; ama hiç birinde virtuöz değilim. Bir
enstrümanla isim yapamadım. Ne kemanla tanınan bir eserim var, ne de piyanoyla...
Bütün enstrümanları iyi çalıyorum,ama kimse tanımıyor beni. Başarılı olmak
için her şey değil, bir şey lazımmış. Başarı bir alışverişmiş; bir şeyi
alabilmek için bir şeyi vermek, diğerlerinden vazgeçmek gerekiyormuş. Keşke
kemanı seçseydim ve diğerlerinden vazgeçseydim.
Karıma da hayatı zindan ettim, sevgililerime de...
Hiçbirinden vazgeçemedim. Karım dünyanın en iyi, en güzel kadınıydı.
Evlenirken ne olduğunu anlayamadan evlenmiştim. Yani...
Evlilik sadece birisi için karar almak ya, diğerlerinden vazgeçmek...
İşte evlenirken ben bunu anlamadan evlenmişim. Evlendikten sonra başka
kadınlarında olduğu bir hayatı yaşamaya devam ettim. İçlerinden bazılarını
daha çok sevdim; ama ne onlardan birinde, ne de karımda karar
kılabildim.
Yıllar sonra şimdi yapayalnızım...
Ne karım kaldı, ne de diğerleri...
Keşke birini gerçekten seçebilseymişim, ama, yapamadım. Tıpkı enstrüman
seçimi gibi hepsini istedim ve sonuçta elim boş kaldı. Almak için bırakmak
gerekiyormuş. Keşke karımı alsaymışım...
Dolu dolu, boş yaşamak...
Hayatım boyunca yapacak çok işim oldu; hepsini yapmayı istedim. Hangisinde
"en iyi" yim? Şimdi bakıyorum, kazananlar, başarılı olanlar hep bir
tek şey
yapmışlar. En iyi olmak için önce seçmek ve diğerlerini bırakmak gerekiyor.
İşte de böyle, özel yaşamda da...
Bu seçimi yapmamız gerekiyor; çünkü mutlaka bazıları daha uygun...
Bir ara ekonomik sıkıntıya düştüm. Tasarruf gerek. Başladım her şeyden %10
kesmeye, ne anlamsız bir uğraşmış bu. %10 daha az peynir yemek, çay içmek.
Bu tasarruf çok acı verdi bana, her an hissettim. Her şeyden %10 kesmek
tabiatıma uygundu tabii. Çok sonradan anladım; sadece taksiyle dolaşmayı
bıraksam yetermiş! Her kalemden %10 değil, etkili kalemi bulmak
gerekiyormuş. Yani, orada da seçim yapmak gerekiyormuş...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
EN ÇOK OKUNANLAR
-
İnsanlara kendimi zorla sevdiremeyeceğimi öğrendim. Yapabileceğin tek şey sevilebilecek biri olmak. Gerisi onlara kalmış... İnsanlar...
-
Bir gün bir anne, yanına oğlunu alarak Gandhi’yi ziyarete gitmiş. Annenin amacı, dünyanın en büyük liderlerinden biri olan Gandhi’den y...
-
“Toplantıya gideceğim. Baktım geç kalma ihtimalim var, bindim bir taksiye, muhabbetçi bir arkadaş. O anlatıyor ben dinliyorum. Tam işyer...
-
*Cehalet, kibir, öfke, kıskançlık ve açgözlülük, kayıp bir ruhtan kaynaklanır. *Herhangi bir kişiden, bir topluluktan, bir çölden ya da b...
-
Bir filozof, "Hayat doğduğumuzda hepimize bir mermer bloğu verir. Bazılarımız ondan güzel bir heykel yaparız, bazılarımız ise hoyra...
-
Eşekli Kütüphaneci - Ahmet Şerif İzgören'den Yıl 1943. Genç Mustafa’nın tayini kütüphaneci olarak Ürgüp Tahsin Ağa Kütüphanesi’n...
-
Önce evlendigimizde hayatin daha iyi olacagina inandiririz kendimizi. Evlendikten sonra, bir çocugumuz dogduktan hatta ardindan bir tane...
-
SEVMEK bir sanat mıdır? Eğer öyleyse bilgi ve çaba gerektirir. Yoksa sevgi rastlantıya bağlı olarak talihli kişilerin 'başına gel...
-
Profesör Üstün Dökmen, "Hayvan" dergisinde yayımlanan röportajında, "Yere düşen ekmeğin üstüne basan insan görmedim ama ye...
-
Masumi Toyotome diye bir Japon yazmış. "Dünyada sevilmek istemeyen kişi yok gibidir" diye başlıyor. - "Ama sevgi nedi...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder