Ama o,
bu tecrübenin acısına odaklanacağı yerde, amacına olan konsantrasyonunu
sürdürmüştür. İki yıl daha geçtiğinde, Toyota ona hayalindeki anlaşmayı
sunmuştur. İhtirasıyla inançlarının sonuç verişi, ne istediğini bildiği,
eyleme geçtiği, nelerin iyi sonuç verdiğine dikkat ettiği, istediğine
ulaşıncaya kadar yaklaşımını sürekli değiştirdiği içindir. Ama o sırada
ortaya yeni bir sorun çıkmıştır.
Japon hükümetinin savaşa
hazırlandığı günlerdir o günler. Fabrikasını kurmak için ihtiyacı olan
betonu ona vermemişlerdir. Peki, o vaz mı geçmiştir o zaman? Hayır.
Bunun ne büyük haksızlık olduğuna mı konsantre olmuştur? Rüyasını ölmüş
mü saymıştır? Asla. Yine tecrübelerini kullanmaya karar vermiş, başka
bir strateji geliştirmiştir. Ekip arkadaşlarıyla birlikte, kendi
betonlarını yapabilecekleri yeni bir süreç geliştirmiş, fabrikasını öyle
kurmuştur.
Savaş sırasında o fabrika iki kere bombalanmış,
imalat tesislerinin önemli bölümleri mahvolmuştur. Honda’nın cevabı ne
olmuştur o zaman? Ekibini toplamış, ABD ordusunun fırlatıp attığı benzin
tenekelerini biriktirmeye koyulmuştur. Bunlara “Başkan Truman’ın
Armağanları” diye isim takmıştır, çünkü niyeti o tenekeleri kendi
imalatında hammadde olarak kullanmaktır. Savaş sırasında Japonya’da bu
tür maddeler bulunmamaktadır. Sonunda bütün bunları arkasında
bıraktığında, bu sefer de bir deprem, fabrikasını yerle bir etmiştir.
Honda da o sırada piston operasyonunu Toyota’ya satmaya karar vermiştir.
Savaştan sonra Japonya’da korkunç bir benzin kıtlığı başladı. Bay Honda
ailesi için yiyecek alışverişine bile arabasıyla gidemez oldu. Sonunda
çaresizlik içinde, bisikletine küçük bir motor taktı. Hemen ardından
komşuları, “Bize de öyle motorlu bisiklet yaparmısın?” demeye
başladılar. Bir, iki derken sonunda Honda’nın elindeki motorlar tükendi.
O zaman, yeni icadı için motor yapacak bir fabrika kurmaya karar verdi,
ama ne yazık ki elinde sermaye yoktu.
Tıpkı daha önce yaptığı
gibi, bu sefer de ne yapıp yapıp bir yolunu bulmaya karar verdi!
Japonya’daki 18.000 bisikletçi dükkanına birer mektup yazdı, icadının
getireceği hareketlilikle Japonya’ya yeniden hayat verebileceklerini
söyledi. İçlerinden 5.000 tanesi ona istediği sermayeyi vermeye razı
oldu. Yine de, yaptığı motorlu bisikleti ancak azimli bisiklet severlere
satabiliyordu, çünkü bunlar çok kocaman, çok ağır şeylerdi. Bunun
üzerine son bir değişiklik daha yaptı. Çok daha hafif, küçük bir motorlu
bisiklet modeli yarattı. Adını “Super Cub” olarak seçti.
Bir
gece içinde başarıya ulaştı. Kendisine İmparatorluk Nişanı verildi. Daha
sonra motorlu bisikletlerini Avrupa ve Amerika’nın yeni kuşak
çocuklarına yönelik olarak ihraç etmeye girişti. Yetmişli yıllarda da, o
kadar tutulan otomobilleri ile ortaya çıktı.
Bugün Honda
şirketi, ABD ve Japonya’da 100.000 kişi çalıştırmaktadır. Japonya’nın en
büyük oto üreticilerinden biri sayılmaktadır. ABD içindeki satışları da
Toyoto’dan fazladır. Bu başarı, bir tek adamın, koşullar ne olursa
olsun, bir karara sürekli bağlı kalıp onu uygulamaktaki değeri ve gücü
anlaması sayesinde gerçekleşmiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder