Nick adında
bir demiryolu işçisinin öyküsü bu.
Nick güçlü
sağlıklı bir işçi, manevra sahasında çalışıyor. Arkadaşlarıyla ilişkisi iyi ve
işini iyi yapan güvenilir bir insan. Ne var ki, kötümser biri, her şeyin
kötüsünü bekler ve başına kötü şeyler geleceğinden korkar.
Bir yaz günü,
tren isçileri, ustabaşının doğum günü nedeniyle bir saat önceden serbest bırakılırlar.
Tamir için gelmiş olan ve manevra alanında bulunan bir soğutucu vagonun içine giren
Nick, yanlışlıkla içerden kapıyı kapatır, kendini soğutucu vagona kilitler.
Diğer işçiler Nick’in kendilerinden önce çıktığını düşünürler. Nick kapıyı
tekmeler, bağırır, ama kimse duymaz, duyanlar da bu tür seslerin sürekli
geldiği bir ortamda olduğu için pek kulak vermezler.
Nick burada
donarak öleceğinden korkmaya baslar. “Eğer buradan çıkmazsam, burada kaskatı donacağım”
diye düşünmeye baslar. İçerde yarısı yırtılmış bir karton kutunun içine girer. Titremeye
baslar. Eline geçirdiği bir kağıda karısına ve ailesine son düşündüklerini
yazar: “Çok soğuk, bedenim hissizleşmeye başladı. Bir uyuya bilsem! Bunlar
benim son sözlerim olabilir.”
Ertesi günü
soğutucu vagonun kapısını açan isçiler, Nick’in donmuş bedenini bulurlar. Üzerinde
yapılan otopsi, onun donarak öldüğünü göstermektedir. Fakat bu olayı olağanüstü
yapan, soğutucu vagonun soğutma motorunun bozuk ve çalışmıyor olmasıydı.
Vagonun içindeki ısı 18 derece idi ve vagonda bol hava vardı.
Nick’in
korkusu, kendini gerçekleştiren bir kehanet oluşturmuştu.
DOĞAN CÜCELOĞLU’NUN “SAVAŞÇI” ADLI KİTABINDAN ALINTIDIR.
Cüceloğlu, Doğan (2008), Anlamlı ve Coşkulu Bir Yaşam İçin
Savaşçı, Remzi Kitabevi, İstanbul, s. 193.
1 yorum:
İnsan zihninin gücü hiç küçümsenemez. İnsan zihninde bir dünya yaratır ve bu dünya onun için tamamıyla gerçek ve anlamlıdır.
Yorum Gönder